14 Aralık 2009 Pazartesi

Kadınlara Asla Güvenmiyorum

Senle olamazdık bunu sende biliyorsun. Bana söylediği son sözler bunlar oldu. Yalnızlığını evde bırakıp, kokusunu evde bırakıp, göz izlerini evde bırakıp, bavulunu alıp giderken. Evet iyi bir sevgili olamadım belki kabul ediyorum fakat kötüde değildim. Onu kırmamak için elimden geleni yaptım kırıldığım dönemlerde. Zor günlerdi yaşadıklarım annemle babamın ani ayrılıkları, çalıştığım gazetenin kapanmasıyla işsiz kalışım, kedimin evden kaçması hep bu döneme denk geldi. Bir tek o kalmıştı hayatımda. Oda gitti.



13 Aralık 2009 Pazar

Aşk Ertelenmeye Gelmez


Zamanın üç yüzü vardır bakılmaya değer. Şimdiki zaman, gelecek zaman, geçmiş zaman. Genelde geçmişe bakıp gelecek planı yapar insanlar. Çok azı değerini bilir şimdiki zamanın. Geçmiş hatalarından pişmanlık, başarılarından ise gurur hikayeleri çıkarırlar. Hatalarını tekrar etmemek için yeminler eder, başarılarını her fırsatta dile getirirler. Bu hata yada başarılarla hep gelecek planları yapılır fakat birçok insan şimdiki zamanı, yani şu an içinde bulunduğumuz zamanı, yani nefes alıp verdiğimiz, kalbimizin çarptığı, damarlarımızda kanın dolaşım yaptığı, güldüğümüz yada üzüldüğümüz, kısacası yaşadığımız şu anı pek önemsemez.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Mısır'ın Fethi

Ben bir garip aşk bestesiyim. Bilemezsin ne haldeyim. Sadık dostum ve yarenim hernan Crespoylan birlikteyim. Bir de bizimle birlikte yaşayan yar saçları lüle lüle yar benziyor beyaz güle benzeyen popescu adında bir atımız var.

Bir gün; arkadaşım Crespoylan otururken birden kapı açıldı. Fekat kapımızı geçen hafta popecu tepinerek kırmıştı. Olmayan kapının nasıl açıldığını anlayamadım.

Padişahın hüdhüdü geldi. Dedi bana; “cik cik”

Bende bu önemli haberi alıp olmayan ceylan derisi koltuğumdan fırlayarak popescunun üstüne atladım. Kamçıyı vurduğum gibi emektar atım  popescu otuz bir nala koştu. Nasıl koştuğunu anlayamadan hemen padişahın huzuruna çıktık.

11 Aralık 2009 Cuma

Sadece Kalbim Ağrıyor

Anlatılamaz bir aşktı onu ki çoğuna göre de anlaşılamaz. Onu gördüğünde dili lal oluyordu, yanıyordu yüreği. Bir tek söz çıksa dudaklarının arasından gerisi gelirdi elbet ama mühürleniyordu dudakları Süleyman’ın emriyle. Her gece açıp yüreğinin penceresini gök kubbenin altında tek tek sayıyordu yıldızları acaba kaç dilek tutmam gerek diye. Hani bir dilek kabul olacak bilse indirirdi semadaki tüm yıldızları ayaklarının dibine.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Aşka Kim Direnebilmiş

Bedeni bu yükü taşımaya hazır mıydı? Kolay değildi bu kadar haksızlığa göğüs germek. Yıllar yorgunu gözleri yitirmişti artık zümrüt yeşili rengini. Adem’den bu yana kanın hiç durmadığı bir coğrafyada gelmişti dünyaya. Kenan ili adı. Medeniyetlerin beşiği üç dinin buluşma yeri. Kabil Habil’in kanını burada dökmüştü, Selahattin haçlıların elinden çekip aldı sonra ve dedeleri burada nefislerine yenik düşüp topraklarını sattılar birkaç altına. Savaş hiç bitmedi bu topraklarda. Savaşla büyüdü, savaşla aşık oldu ve savaşla öldü. Patlama sesleri türkü nağmesiydi onun için, ölüm ev sahibi.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Platonik

Açılım

O gün içimde bir sıkıntı vardı. Tanımlayamadığım bir şekilde sanki gök kubbe daralmış, sonsuz boşluk dört duvar halinde görünmez bir kalkan olmuştu etrafımda. Evin içerisine sığmıyordu bedenim. Zaten gerginleşen siyasi hava iyice canımızı sıkıyordu. Kızımın okuldan gelmesine iki buçuk saat vardı. Yedi yaşında bu sene ilkokula başladı. Büyüdü kocaman oldu prensesim. Okulunu ve öğretmenini çok seviyor. Her gün en az bir saat okulda arkadaşlarıyla yaptıklarını anlatıyor bana. Hem artık geceleri odasında tek başına uyuyor. Anneciğim ben artık büyüdüm kocaman kız oldum tek başıma kalabilirim odamda diyor.