14 Aralık 2009 Pazartesi

Kadınlara Asla Güvenmiyorum

Senle olamazdık bunu sende biliyorsun. Bana söylediği son sözler bunlar oldu. Yalnızlığını evde bırakıp, kokusunu evde bırakıp, göz izlerini evde bırakıp, bavulunu alıp giderken. Evet iyi bir sevgili olamadım belki kabul ediyorum fakat kötüde değildim. Onu kırmamak için elimden geleni yaptım kırıldığım dönemlerde. Zor günlerdi yaşadıklarım annemle babamın ani ayrılıkları, çalıştığım gazetenin kapanmasıyla işsiz kalışım, kedimin evden kaçması hep bu döneme denk geldi. Bir tek o kalmıştı hayatımda. Oda gitti.




Önce yıllardır geçinemeyen fakat aynı evde kalmaya tahammül edebilen – ki bu ayrılığı aslında uzun süredir bekliyordum – annemle babam ani bir karar ile ayrıldılar. Aslına bakarsanız çokta umurumda değildi ayrılmaları senede en çok iki defa görüşüyordum artık ayrı ayrı dört gün olacaktı aile saadetim fakat ortaya dedemden kalan mirasın paylaşılması girince benim başım ağrıdı uzun bir süre. Parada pulda gözüm yoktu benim fakat yaşlı bunak ölürken sırf aile içinde huzursuzluk çıksın diye tüm mirasını bana bırakınca bende konuya dahil olmak zorunda kaldım. Bir anda oğulları olduğum akıllarına geldi cici annemle tonton babamın. Günlerce mahkemeler için gidip geldim memlekete. Onu çok ihmal ettim bu dönemde farkındaydım fakat elimde olmayan bir sebepten ötürü olduğu için anlayışla karşıladığını sandım. İki ay sonra çalıştığım gazetenin kapanmasıyla işimden oldum. Yeni bir gazeteyle bağlantı kurmak hayli zor oldu benim için. Zaten verdikleri üç kuruş maaş onda da bin dereden su getiriyorlar. Hangi gazeteye gittiysem ya parada anlaşamadık yada yazılarıma sansür koyma şartı koştular. Çok sivri dilliymişim biraz ılımlı yazmam gerekiyormuş. Yoksa iş bulamazmışım. İşin kötü yanı oda onlarla aynı fikirdeydi. Neden yazıyorum ki yavşaklık yapacaksam dedim ama anlatamadım. Tripleri o dönemde başladı. Dedemden kalan mirası alsaymışım işe de ihtiyacım kalmazmış. Ölürken yüzüne tükürdüğüm kapitalist bir bunağın sırf aile içinde huzursuzluk çıkarmak için bana bıraktığı mirası alacaktım öyle mi? Ölürümde o paraya dokunmam cici annemle tonton babam birbirlerini yesin dursunlar dilekçemi verdim ben dedim ama yine anlamadı beni. Hep bu zihniyetim yüzünden mutsuz oluyormuşuz. Demek mutsuzsun öyle mi bundan sonra senin istediğin gibi yaşayacağım o zaman. Belki düzelir sandım. Önce alkolü azalttım, sonra sigarayı. Düzenli traş olup sabahları erken kalkmaya başladım. İstediği her şeyi harfiyen yapıyordum ama ben teslim oldukça o abarttı. Arkadaşlarımla görüşmeme karışması bardağı taşıran damla oldu. O koministler beni yoldan çıkarıyormuş aslında ben iyi bir adammışım. Ulan dedim koministler kötü mü? o dönemde başladı şiddetli kavgalarımız. Üç haftadır içki koymamıştım ağzıma bir akşam arkadaşlarla birkaç kadeh parlatalım dedik meyhanede. Gidemezsin dedi onunla evde kalıp vcd de romantik komedi filmi izleyecekmişiz. Evde kavga kıyamet kapıdan çıkarken yanımdaki duvarda patlayan su bardağını hatırlıyorum en son. Eve döndüğümde masanın üzerinde bir not vardı. “Biraz düşünmem lazım Ece’lere gidiyorum birkaç gün.” Onu arayamayacak kadar sarhoştum saatte çok geçti yatağa yatar yatmaz sızdım. Uyandığımda ilk işim notu tekrar okuyup onu aramak oldu. Tekrar eve dönmesini konuşmamız gerektiğini söyledim. O gece saatlerce konuştuk. Döktük içimizdeki zehri dışarı. Beni anladığını fakat kendisinin de zor günler geçirdiğini söyledi. Daha anlayışlı davranacağına söz verdi. O gece sabaha kadar yeni sevgililer gibi seviştik. İki hafta sonrasıydı kedim devrim evden kaçtı. Nedenin hala bilmiyorum. Tahminim serseri bir sokak kedisinin peşine takılıp gitti kaltak. Oysa ben onun ömrümün sonuna kadar yanımda kalacağını zannediyordum. Fakat yanılmışım. Bu benim ilk yanılgımdı fakat son olmadı. Oda gitmez zannediyordum taki bir gece eve geldiğimde bavulunu toplamış salonda beni beklerken bulana kadar. Artık ilişkimizin eski heyecanı kalmamış, ikimiz zaten olmazmışız, farklı dünyaların insanlarıymışız bir sürü boş laf. Bir hafta sonra yeni erkek arkadaşı ile el ele gördüm İstiklal’de. Sanırım onunla da iki ay falan sürmüş. Sonra bir daha hiç görmedim. Şuan ben ne mi yapıyorum ? Aşırı derecede alkol alıyorum, günde üç paket sigara içiyorum, sabah güneşiyle beraber yatıp akşam güneş batana kadar uyuyorum, bir dergiye cüzi bir miktar maaş karşılığı yazılar yazıyorum ve en önemlisi kadınlara asla güvenmiyorum. KADINLARA ASLA GÜVENMİYORUM…

^^Hüseyin Yılmaz^^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder