9 Aralık 2009 Çarşamba

Aşka Kim Direnebilmiş

Bedeni bu yükü taşımaya hazır mıydı? Kolay değildi bu kadar haksızlığa göğüs germek. Yıllar yorgunu gözleri yitirmişti artık zümrüt yeşili rengini. Adem’den bu yana kanın hiç durmadığı bir coğrafyada gelmişti dünyaya. Kenan ili adı. Medeniyetlerin beşiği üç dinin buluşma yeri. Kabil Habil’in kanını burada dökmüştü, Selahattin haçlıların elinden çekip aldı sonra ve dedeleri burada nefislerine yenik düşüp topraklarını sattılar birkaç altına. Savaş hiç bitmedi bu topraklarda. Savaşla büyüdü, savaşla aşık oldu ve savaşla öldü. Patlama sesleri türkü nağmesiydi onun için, ölüm ev sahibi.

Onunda hayalleri vardı hayata dair, bir gelecek umudu. Çocukken hep doktor olmak istedi, taki kendini bir tanka taş atarken bulana değin. Hayalleri onun doktor olmasını istiyordu insanları iyi etmek için, fakat hayat onu bir direnişçi yaptı namusunu ve vatanını koruması için. Filistinliydi o Filistin Kurtuluş Örgütü’nün bir direnişçisi. Niye olduğunu bilmediği bir savaşın ortasında dünyaya gelmesi tanrını laneti mi bilinmez ama bu savaşın asla bitmeyeceğini anladığında teslim etti bedenini. Çelik midralyözlerin karşısına sapanla çıkmak belki de bu kadere bir isyandı bilinmez. Bebekler acımasızca öldürüldü gözlerini önünde, kadınlarına tecavüz edildi. Bu kin ve öfke ile giydi ölmeden önce kefenini. Abdestini aldı en yürekten dualar eşliğinde. Kendi cennet kaygısından çok vatanın bağımsızlığı vardı aklında sadece. Bomba düzeneğini üzerine bağlarken damla korku yoktu zümrüt yeşili gözlerinde. Onun bedeni bağımsızlık olacaktı bu ülkeye. Sinegog’tan içeri girdiğinde kin katlanarak arttı yüreğinde. Ölen bebekler geldi aklına, tecavüze uğrayan kadınlar. Hepsi dedi ölmeyi hak ediyor bunların ta ki zümrüt yeşili gözleri o gözlerle buluşana kadar. Karşısında duran kızıl saçlı, yeşil gözlü, bembeyaz tenli kız yıllar ötesinden baktı göz bebeklerini içine. Züleyha oldu karşısında kızın hani elinde bir meyve bıçağı olsa parmaklarını doğrayacaktı. Çekemedi pimi geri döndü. Yol boyunca aklından hiç çıkmadı o gözler. Aslında bu ölüm fermanını imzalamaktı çünkü örgüt sağ bırakmazdı onu fakat aşka kim direnebilmiş ki. Bir anlıkta olsa görmek o gözleri ona yetti. Örgüt evine girdiğinde hiç konuşmadı. Üzerindeki düzeneği çıkarıp odaya geçti ve sessizce ölümü bekledi. Birkaç dakika sonra açılan kapı sesini duydu, gözlerini yumdu aşkını gömdü yüreğine ve son duyduğu ses başını arkasında bir el silah sesi oldu.

^^Hüseyin Yılmaz^^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder